TÜRKİYE KOZMETİK RAPORU

 Kozmetik Raporu

Kozmetiğin tanımı ve kapsamı, 5324 sayılı Kozmetik Kanunu içerisinde “…. insan vücudunun epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar ve genital organlar gibi değişik dış kısımlarına, ağız ve dişlere veya mukozaya uygulanmak üzere hazırlanmış, amacı veya yan amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek ve korumak suretiyle iyi bir durumda muhafaza etmek, görünümünü değiştirmek ve vücut kokularını düzeltmek olan, saç boyaları ve saç açıcıları da dahil ....” olan maddeler veya preparatlar şeklinde yapılmıştır. Bilinen en eski kişisel bakım ürünleri, sabunlardır.
Sabun, ana maddesi bitkisel ve/veya hayvansal yağların veya yağ asitlerinin alkalilerle (NaOH, KOH vb.) reaksiyonu sonucu üretilen ve genel anlamda insan vücudunun, canlılarla eşyaların temizlenmesinde kullanım alanı bulan ilk ve eski kişisel temizlik maddesidir. Sümer kayıtlarında da kilin potasyumla karıştırılarak sabunun eldesinden bahsedilmesi bu değerli ürünün eskilere dayandığını bize göstermektedir.
Sabunun Türkiye kozmetik sektörü açısından önemi büyük, yaygın olarak zeytin yağı olan bölgelerde üretile gelmiş bir gelenekti. 1950-1960 yılları arasında Türkiye'nin sanayileşme adımı yıllarında çok uluslu şirketlerin ürünlerinin piyasaya sunulması ile başladı kozmetik ürün hareketliliği, zaman ile alt yapısı yetersiz bazı tesisler kuruldu fakat hem aktif madde hemde hammadde de dışa bağımlı olmamız bugüne kadar devam etti. 1980-1995 yıllarında modern tesislere sahip olmaya başladık fakat elimizde ürün olarak sunabileceğimiz formatlar yoktu bu sebeple o yıllarda bilindik markalara fason üretim yaptı tesislerimiz. Bu da onlar için büyük fırsat yarattı ve kendi markalarını oluşturma konusunda deneyimler elde ettiler. Sanayicimize ışık tutan yıllar başlamıştı.
1995'ten günümüze sektörün kazandığı deneyimler artık yeni ürün yaratmakta ve dünya pazarına bu ürünleri sunmaktadır. Son yıllarda gördüğümüz kadarıyla da başarı sağlandığını söyleyebiliriz ki 1400'ün üzerinde üretici firmaya sahibiz. Genel olarak küçük aile firmaları şeklinde olsada çok uluslu büyük tesislerimizde bulunmaktadır.
2005 yılında çıkan yeni yasa ile ürün izin ve ruhsatları önündeki zorlu yollar kaldırılmış yerli ve yabancı üreticilerin önü açılmıştır. Gözlemlediğimiz yakın tarihte özellikle Avrupa birliği yasalarına uyum süreçlerinin de tamamlanması ile Türkiye üretim üssü olabilir.
Tüketici alışkanlıklarına bakarsak 20. yüzyılın başlarında günde üç kere el yüz yıkama ve haftada bir banyo yapmak ortalama alışkanlığımız şuan büyük bir gelişim gösterdi. Bunun suya rahat ulaşmak ve toplum refah düzeyinin artmasını da bağlıyorum.
Aynı zamanda bu gelişim sadece kimya alanında ki gelişim ile açıklarsak da eksik bırakmış olurum, ürünlerin farklı form, tasarım ve ambalajlarda sunulmaya başlanılmasının da etkisi büyük.
Tabi bu gerçekliğin altını bir daha çizelim gelir seviyesi arttıkça kozmetik ürün kullanım çeşit ve alışkanlığının arttığı gözlenmektedir.
Ülkemiz şuan için gelişmiş ülkeler dışında kalan ülkelerin kabul edebileceği kalite ve fiyatta ürünler üretmekte ve ihracatını gerçekleşmektedir.
Ülkemizde kişisel temizlik ürünleri bağlamında üretimimizin %40' ını ülke içinde tüketilmekte %60' ını ülke dışına ihraç etmekteyiz.
Saç bakım ürünleri kozmetik sektöründe %56'lık pay ile en büyük yere sahiptir ve refah seviyesi arttıkça da artış göstermektedir.
Kozmetik ürün maliyetleri ürün kategorilerine göre muhakkak değerlendirilmeli, bu sebeple ayrı ayrı maliyet hesaplarından bahsetmek mümkün. Bazı ürünler işçilik maliyetlerinin son derece değersiz kaldığı yüksek teknoloji ürünleri olduğu gibi bazılarında ise işçilik ve enerji maliyetlerinin ön plana çıkmaktadır. Yaklaşık olarak %75 sınai ve %25 ticari maliyetler söz konusu olmaktadır.
İstihdam bilgilerine bakarsak firmaların %76'sının çalışan sayısı 10 kişiden az olduğu
da elde edilen bilgiler arasındadır. Bu firmalarda çalışanların %12’sinin üniversite
veya yüksek okul, %36’sının lise veya endüstri yüksek okulu, yaklaşık %48 kadarı-
nın da ilköğretim seviyesinde eğitim görmüş olduğu anlaşılmaktadır.
Sağlık bakanlığı kayıtlarına göre firmaların %80'inin kozmetik üretimine devam ettiğini görmekteyiz.
Bu firmalarda da ortalama 9000 kişi civarında istihdam söz konusudur. Dolaylı işçilik ile bu sayı 15000 civarlarına varmaktadır.
Sanayicimiz kar edebilmek için kapasite artırımı değil, verimlilik artırımını değerlendirmektedir, bu sebeple istihdam da büyük bir artış olmamıştır lakin ihracat değerlerindeki artış devam ederse ilerleyen süreçte bir artış olacağını ön görebiliriz.
Sektörün ihracat ve ithalat rakamları 2000 yılından itibaren incelendiğinde her dönemde ihracatın ithalatı karşıladığı görünmektedir. Bu durumun artarak devam edeceğini bu şartlarda rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz.

Güçlü yanlar

  • Tesisler modernleştirme yatırımlarını büyük çapta tamamlamışlardır. Son on yılda sektör firmaları üretim tesislerini modern teknolojiyle yenilemişlerdir.
  • Sektördeki firmalar dünyadaki gelişmeleri yakından izlemekte, modern ve kaliteli ürün üretebilmektedir.
  • Esnek üretim yapabilen küçük ve modern tesisler vardır.
  • Kapasite fazlası vardır. Üretim dar boğazı yoktur.
  • Yeterli mevcut, yetişmiş eleman vardır.
  • Sektördeki firmalar en son teknolojik gelişmeleri takip etmektedirler.
  • Türkiye’nin yaşadığı krizler sanayiciyi verimli çalışmaya zorlamıştır. Sektörümüzde de verimlilik kalıcı alışkanlık haline gelmiştir.
  • Sektördeki firmalar dünya standartlarında kaliteli ürün üretebilmektedirler.
  • İhracat yapabilme sayesinde ölçek ekonomisi yakalanabilmiştir.
  • Rekabet edebilir üretim maliyetleri yakalanmıştır.
  • AB Mevzuatı ile uyum açısından oldukça mesafe alınmıştır.
  • Standartlar zorunlu uygulamadan kaldırılmıştır.
Zayıf yanlar
  • Hammadde önemli oranda ithalata dayalıdır. 
  • İş gücü, Enerji ve su maliyeti başka ülkelere kıyasla yüksektir. 
  • AR-GE’ ye ayrılan bütçe çok düşüktür.
  • Kişi başına gelir çok düşüktür, bunun sonucu olarak da iç tüketim çok düşüktür. 
  • Ekonomik yapı hala kırılganlığını bir nebze de olsa korumaktadır. 
  • İstihdam maliyeti rakiplere göre yüksektir. 
  • Hammadde ithalatında yaşanan gecikmeler ve değer olarak hammaddenin %50 -%70’nin ithalata dayalı olması sıkıntı yaratmaktadır.
  • Bazı tip ürünlerde kayıt dışı üretim olasılığının yarattığı haksız rekabet vardır. Piyasa gözetim ve denetim eksikliği, kayıt dışı ekonomiyi yüreklendirmekte ve sektörü zorlamaktadır.
  • Bürokrasi ve ön müsaade gecikmeleri devam etmektedir. 
  • Akredite laboratuvarlar olmaması bir problemdir.

Önerilerim
  1. İhracat, Ar-Ge, KOBİ, bölgesel destek ve teşviklere devam edilmeli; 
  2. Yatırım teşviki sadece mevcut tesislerin modernizasyonu ve/veya teknolojinin yenilenmesi için düşünülmeli; 
  3. İthalata bağımlılığı azaltmak ve yeni ürünler için teknoloji ve bilimsel katkı gerektiren önemli kozmetik hammaddelerinin yerli üretimi teşvik edilmeli ve bunu mümkün kılacak altyapı organizasyonu sağlanmalıdır.
  4. Denetimlerin artırılarak standardizasyon ve sürdürülebilirlik bilincinin yerleştirilmesi







YARARLANILAN KAYNAKLAR
Devlet Planlama Teşkilatı – “IX. Kalkınma Planı – Tarım Sanayi Alt Sektörleri Özel
İhtisas Komisyonları Kozmetik ÖİK Raporu”, Sayfa 179 – 198, Ocak 2006.
Devlet Planlama Teşkilatı – “IX. Kalkınma Planı – Tarım Sanayi Alt Sektörleri Özel İhtisas
Komisyonları Sabun Sanayi ÖİK Raporu”, Sayfa 179 – 198, Ocak 2006.
Devlet Planlama Teşkilatı – “IX. Kalkınma Planı – Tarım Sanayi Alt Sektörleri Özel
İhtisas Komisyonları Deterjan ve Temizlik Maddeleri ÖİK Raporu”, Sayfa 179
– 198, Ocak 2006.
Türkiye İstatistik Kurumu, 1999 – 2007 yılları için dış ticaret ve yurtiçi üretim verileri.
A. C. Nielsen pazar araştırma firması tarafından sağlanan perakende satış ölçümleri
Hane Tüketim Paneli pazar araştırma firması tarafından sağlanan hane tüketim
verileri, 2006.
“KOSGEB Saha Araştırma Çalışması Özet Tabloları” Raporu, Aralık
2005.
Sağlık Bakanlığı, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü – Kozmetik Şubesi kayıtlarında
gözüken “İzin Alan Firmalar” listesi, Aralık 2005.
İGEME, “Kozmetik ve Kişisel Bakım Ürünleri Sanayi” isimli rapor, hazırlayan Songül
Bektaş, Ekim 2005.
Birleşmiş Milletler internet sitesi, www.un.org.
COLIPA istatistikleri (Avrupa Birliği Kozmetik, Tuvalet Müstahzarları ve Parfüm Üreticileri
Birliği), 2006.
AISE istatistikleri (Avrupa Birliği Sabun, Deterjan ve Koruyucu Maddeler Üreticileri
Birliği), 2006.
OECD, İşgücü İstatistikleri, 2006.
Devlet Planlama Teşkilatı Ekonomik Göstergeleri 1999 – 2005 (Temmuz)
“Sabunun Hikâyesi”, Hacı Şakir / Colgate-Palmolive Türkiye, 2003

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İşim Gelişiyor Derneği Genel Başkanı Sayın Melike Sözener Hanıma Teşekkür ederim